Twentifytüketici araştırma çözümleri ile, farklı alanlarda araştırmalar gerçekleştirebilir, analiz modelleri ile büyüme odaklı içgörüler elde edebilirsiniz. 8 ülkede 1.500.000 (ve her gün artan) farklı tüketicinin kullandığı Bounty mobil uygulaması sayesinde tüketicilerden direkt cevaplar alabilirsiniz. Müşteri web Polisliğinaskerileştirilmesi üzerine çevrimiçi bir kaynak oluşturma fikri, tek tek ülkelerde olup bitenler arasındaki noktaları birleştirme ve daha geniş küresel eğilimin daha net bir resmini çizme arzusundan doğdu. sitekurucusuyla tasarlanmıştır. Kendi sitenizi bugün kurun. BREGEAL YAZIYOR. "En Özel Devlet Lisesi" 1Hikaye Hakkında Genel Bilgiler Nedir,Yapı Unsurları, Planı,Özellikleri ,Türleri, Türün Tarihi Gelişimi, 2-1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye (1960 Sonrası Hikaye,Modernizm -Modernist Eserlerin Özellikleri) 3-Küçürek (minimal) Hikâye 4-Bazı Önemli Sanatçılar 1-Hikaye Hakkında Genel Bilgiler 1-Hikaye Nedir? Çokkısa öyküler, kısa kısa öykü ya da küçürek öykü, uzunluğu oldukça kısa olan bir yazım türüdür. Bu türün genel bir tanımı yoktur. Bazı kaynaklar bu tür öykülerin uzunluğunun üç yüz kelime kadar kısa olabileceğini belirtir. Bin kelime kadar uzun öyküleri de bu kategoriye sokanlar vardır. cash. Hikâyenin bir alt türü olan küçürek hikâye, çok kısa metinlerdir. Küçürek öykünün ortaya çıkışında farklı sanat dallarındaki minimal yaklaşımın son yıllarda hikâyede de karşılık bulması etkili olmuştur. Küçürek hikâyenin tanımı ve özellikleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Türk edebiyatında küçürek hikâye türü için “minimal öykü”, “çok kısa öykü”, “öykücük”, “kısa kısa öykü”, ”kıpkısa öykü” gibi terimler kullanılmıştır. Bu tür hikâyeler 750 kelimeden az olan öykülerdir. Bunlar arasında tek cümlelik hikâyeler de vardır. Küçürek hikâyede hacminden dolayı hikâyenin unsurlarıyla ilgili pek çok ayrıntıya yer verilmez, şiirde olduğu gibi yoğun ve imgesel anlatımdan faydalanılarak hikâye kurgulanır. Hikâyede verilmeyenlerin okur tarafından tamamlanması beklenir. Küçürek hikâyeler; insan yaşamından dondurulmuş kısa anlar, yaşanmış küçük olaylar, anekdotlar, kurulan düşlerden birisi, bir monolog, bir içsel konuşma olarak okuyucunun karşısına çıkar. Bu tür hikâyelerde de diğer hikâyelerde olduğu gibi insana özgü gerçekler bireyselleşme, yalnızlık, yabancılaşma vb. tematik yapıyı oluşturur. Küçürek hikâyelerde çok küçük bir olay ya da durum anlatıldığı için şahıs kadrosu, zaman ve mekân gibi yapı unsurları sınırlıdır. Küçürek hikâyede anlam anlatılan şeyde değil, anlatılmayan, gizlenen şeyde ortaya çıkar. Bu yüzden yoğun, dolaylı anlatıma ve sembolizme dayanmaktadır. Küçürek hikâyenin batı edebiyatında önde gelen isimleri Julio Cortazar Hulyo Kortazar, Dino Buzzati Dino Buzati, Franz Kafka, Oscar Wilde’dır Oskır Vayld. Türk edebiyatında ise Ferit Edgü, Sevim Burak, Necati Tosuner, Refik Algan, Tezer Özlü, Hulki Aktunç, Hürriyet Yaşar, Küçük İskender, Taner Karakoç, Cemal Şakar, Tarık Günersel, Mehmet Harmancı, Murat Yalçın ve Haydar Ergülen’dir Necati Tosuner’in “Yakamoz Avına Çıkmak” adlı kitabının birinci bölümünde küçürek hikâyeler yer alır. Sekiz on cümleden oluşan bu çok kısa hikâyeleri, ilk bakışta kısacık bir “an”ı anlatıyor gibidir. Ancak bu hikâyelerin zengin bir çağrışım dünyası vardır. Türk edebiyatında küçürek hikâyenin en önemli temsilcilerinden biri Ferit Edgü’dür. Bu tür için, “minimal öykü” terimini kullanmıştır. Bu türdeki hikâyelerinde yalınlığa ve hiçbir fazlalığı için- de barındırmayan yapıya ulaşmak arayışındadır. Bir heykeltıraşın mermerin içindeki gizli biçimi bulmak için o koca sert kütleyi küçülte küçülte kendi öz yapıtına varmaya çalışması gibi o da eserlerinde “dil”in içindeki cevhere ulaşmaya çalışır. Betimlemekten ve uzun uzadıya anlatmak- tan hoşlanmayan yazar gereksiz bulduğu ifadeleri çıkararak en az ifadeyle anlatımın sınırlarını zorlar. Yazar; küçürek hikâye türünü, az sözle çok söyleme imkânı sağladığı, bireysel temaları işlemeye uygun bir tür olduğu için daha çok tercih etmiştir. Ferit Edgü; eserlerinde sıradan insanların yaşantısını kısa, sade fakat yoğun ve simgesel bir anlatımla işler. Onun en önemli özelliği, olaydan çok kişilerin anlık durumlarını ön plana çıkar- masıdır. Tek bir “an”ın aktarımı olan küçürek hikâyeleri ile daha insancıl ve doğru bir geleceği sunmaya çalışır. Hikâyelerindeki kişiler genellikle isimsiz ve siliktirler. Bu kişiler sadece konuşmaları ve dü- şünceleri oranında hikâyede yer alırlar. Bununla birlikte zaman ve mekân gibi yapı unsurları da açıkça ifade edilmeyip sezdirilir. Daha çok gösterme diyalog tekniğinden yararlanılan bu hikâ- yelerde okur, olaylara aracısız olarak bizzat tanık oluyormuş duygusuna kapılır. Ferit Edgü 1936 – … İstanbul’da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümün- de başladığı eğitimini Paris’te sürdürdü. 1977 yılından itibaren kurucusu ol- duğu yayınevini yönetti. Edebiyat dünyasına çeşitli dergilerde çıkan şiirleriyle giren Ferit Edgü, Sait Faik’i okuduktan sonra hikâye ve romana yönelir. Hikâye ve romanlarında genellikle varlıklı kesim ve aydınların bunalımlarını, bireyin yalnızlığını, yabancılaşma duygusunu, mutsuzluğunu yer yer fantastik bir anlatımla ele alır. Her zaman yenilik peşinde olan yazar, özgün üslubuyla edebiyatımızda önemli eserlere imza atarak hikâye, deneme ve romanlarıyla çeşitli ödüller almıştır. Eserleri Kaçkınlar, Bozgun, Av, Bir Gemide, Çığlık, Ressamın Öyküsü, Doğu Öyküleri, Do Sesi hikâye; Kimse, O roman; Ah Minel Aşk şiir; Tüm Ders Notları deneme… Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Hikaye Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Hikaye 1923-1940 Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır. Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmıştır. Bu yıllarda Reşat Nuri Güntekin’in Leyla ile Mecnun; Fahri Celalettin Göktulga’nın Telak-ı Selase; Ercüment Ekrem Talu’nun Teravihten Sahura; Nahid Sırrı Örik’in Eski Resimler; Sadri Ertem’in Bacayı İndir Bacayı Kaldır; Memduh Şevket Esendal’ın Otlakçı, Pazarlık; Sabahattin Ali’nin Ses, Kamyon; Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam adlı eserleri tanınmış hikâye örneklerindendir. Cumhuriyet Dönemi yazarlarından Sabahattin Ali, Kamyon adlı olay hikâyesinde, yoksulluk nedeniyle büyük kente çalışmaya giden genç bir köylünün acıyla sonlanan yolculuğunu, gerçekçilik akımına bağlı olarak anlatmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye 1940-1960 Cumhuriyet Dönemi’nin 1940-1960 yılları arasında bireyin iç dünyasını esas alan, toplumcu gerçekçi, modernist, millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazılmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmışlardır. Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Fakir Baykurt, Haldun Taner, Talip Apaydın gibi toplumcu gerçekçi yazarlar; hikâyelerinde köy ve köylünün sorunları, toprak kavgaları, köyden kente göç gibi toplumsal konuları ele almışlardır. Nezihe Meriç, Yusuf Atılgan, Ferit Edgü modernist çizgide hikâyeler vermişlerdir. Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Sevinç Çokum millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazmışlardır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru; Kemal Bilbaşar’ın Cevizli Bahçe; Orhan Kemal’in Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı; Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Merhaba Akdeniz; Samim Kocagöz’ün Telli Kavak, Koca Öküzün Ölümü; Kemal Tahir’in Göl İnsanları; Yaşar Kemal’in Sarı Sıcak; Haldun Taner’in Yaşasın Demokrasi; Ziya Osman Saba’nın Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi; Sabahattin Kudret Aksal’ın Gazoz Ağacı; Muzaffer Buyrukçu’nun Katran; İlhan Tarus’un Köle Hanı; Tarık Buğra’nın Oğlumuz; Fakir Baykurt’un Efendilik Savaşı; Nezihe Meriç’in Bozbulanık adlı eserleri bu dönemin tanınmış hikâyelerindendir. Tarık Buğra, Oğlumuz adlı hikâyesinde bir anne-babanın kendilerinden gittikçe uzaklaşan genç oğulları hakkındaki endişe ve korkularını ele almıştır. Yazar, bu eserinde bireylerin iç dünyalarını yansıtan bir tutum sergilemiştir Tanzimat Edebiyatı Döneminde Hikaye Öykü TANZİMAT DÖNEMİ HİKÂYELERİ Tanzimat Edebiyatı Döneminde Hikaye Öykü TANZİMAT DÖNEMİ HİKÂYELERİ Divan edebiyatımızın halk hikâyelerini bir tarafa bırakırsak Avrupa’daki anlamıyla hikaye türü edebiyatımıza Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde girmiştir. Çeviri ile başlayan bu süreç, taklitler ile devam ederek gelişmiş ve asıl kimliğini kazanarak günümüze kadar gelmiştir. Bu dönemde birçok eser tercüme edilmiştir. Tanzimat Dönemi’nde çeviri eserler için söz konusu olan dil ve ahlak sorunları yerli eserlerin de başlıca sorunları olmuştur. Türk edebiyatında öykü alanındaki yerli ürünler, Ahmet Mithat Efendinin 1870’te basılan “Kıssadan Hisse” ve “Letaif-i Rivayat” adlı öykü kitaplarıdır. Ahmet Mithat Efendi, Tanzimat edebiyatı öykülerinde olaylar çoğunlukla günlük yaşamdan veya tarihten alınmıştır. Olayların olmuş ya da olabilir izlenimini bırakması gerektiği konusunda bütün Tanzimat hikâyecileri birleşmişlerdir. Eserler genel olarak duygusal, acıklı konular üzerine kurulmuştur. Tanzimat öyküsünde genellikle tutsaklık, zoraki evlilikler, Batılılılaşma, kadın erkek ilişkileri gibi temalar işlenmiştir. İlk öykülerde topluluk önünde anlatılan meddah öykülerinin etkisi ve tekniği görülür. Dönemin önemli hikâyecileri Ahmet Mithat Efendi, Emin Nihat, Şemsettin Sami, Nabizade Nazım, Sami Paşazade Sezai’dir. Küçürek HikayeEdebiyat ile toplum arasında son derece hassas bir ilişki vardır. Toplumda meydana gelen bir değişiklik kendini hızlı bir şekilde sanatta dolasıyla edebiyatta hissettirecektir. Öyle ki son iki yüzyılda dünyanın içine girdiği hızlı ve sert değişimler toplumları sürekli etkilemiştir. Bu değişimlerin edebi türleri de etkilememesi mümkün olmayacaktır. Nitekim 21. yüzyılı etkileyen sadeleşme anlayışı hikayeleri etkilemiş ve bunun sonucunda “Küçürek öykü” geleneği Hikaye Nedir?Hikayelerin bir alt dalı olarak kabul gören ve çok kısa bir şekilde yazılmakla beraber yoğun bir anlatım içeren yazılara “Küçürek hikayesi” ya da “Minimal hikayesi” denilmektedir. Bu adlar dışında Türk Edebiyatı’nda Öykücük, kısa öyküler, kısa kısa öyküler, minik öykü” gibi değişik işimlerle de öyküler bilinçli olarak kısa bir şekilde kurgulanmaktan ziyade anlatılmak istenenlerin kısa cümleler halinde anlatılmaya müsait olmasından kaynaklı olarak kısa yazılır. Küçürek hikayelerinin sözcük sınırı konusunda kesin bir rakam belli olmamakla beraber genel kabul 100 sözcüğü geçmemesi yönündedir.⇒ Modern yaşamla birlikte insanlarda zaman sorunu ortaya çıkmıştır. Kitap okumak için fazla bir zaman harcamak istemeyen insanlar kısa öykülere ilgi göstermişlerdir.⇒ Minimal hikayeler kısa olmakla birlikte yoğun bir anlatım gösterir. Anlam yoğunluğunun sağlanabilmesi için de simgesel bir anlatım tarzı benimsenmiştir.⇒ Minimal öyküleri bir fotoğraf karesine benzetebiliriz. Bazen insanlara anlatılmak ve onlara verilmek istenen mesajlar bir fotoğraf karesiyle aktarılır. Minimal hikayelerde de olayı uzatacak ayrıntılardan kaçınılır ve sadece anlatılmak istenen gösterilir, dile getirilir. Anlatılmaya değer şeyler can alıcı bir şekilde adeta bir fotoğraf karesi gibi okuyucunun önüne öykülerde sadece can alıcı noktalar kısa bir şekilde dile getirildiği için hikayelerin başı ve sonu eksik bırakılmıştır. Dolayısıyla bu eksik yerleri okuyucular kendi hayal güçleriyle tamamlar. Burada okuyucunun bir düşünce etkinlik içine girdiğini dili şiirsel bir özellikler taşımaktadır. Kısa yazılan bu öykülerde her sözcük aslında bir binanın temeli gibidir. Dolayısıyla hikayeden bir sözcük çıkarmak o binanın yerle bir olmasına sebep olacaktır, şiirsel özellikler Edebiyatı’nda Küçürek ÖyküleriDünya edebiyatlarında olduğu gibi Türk Edebiyatı’nda da bu hikayelerin başarılı örnekleri verilmiştir. Dünya edebiyatında bu türde verilen eserler ülkemizde farklı isimlerle anılmışken Ramazan Korkmaz ilk kez “Küçürek Öyküsü” adını kullanmıştır. Küçürek hikayelerinin en başarılı örneklerini ise Ferit Edgü vermiştir. Onun dışında Hulki Aktunç bu türde eser veren önemli bir Hikaye Örneği“Köyün en hoppa kızını, köyün en aptal gencine verdiler. Sayısız çocukları oldu ama hiçbiri o aptal gençten değildi.”İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR ⇒ PDF / Slayt ⇒ Ders Konuları ⇒ TYT Türkçe ⇒ AYT Edebiyat Referanslar Referanslar 04 OCAK 2022 , SALI 0453DOKUZDAN KÜPE ÇIÇEĞI - ELIF ERDOĞAN - YKYBaşlangıçta/ilk okumada Elif Erdoğan'ın öyküleri size bir şey vermeyebilir, bu yüzden birkaç kez daha dikkatli okumanızı öneririm. Bu öykülerde çok fazla ilginçlik bulabilirsiniz hatta Orhan Veli'yi bile. Minimal öykülerin önemli özelliklerinden biri de şiirle aralarındaki top ardında koşan yirmi iki insandan ziyade "oyun kurmak" olarak izleyebilirseniz, kurmaca metinlerin oradan alacağı bazı özelliklerin olabileceğini idrak edebilirsiniz. Bu bahsettiğim şey bir takımın sahaya dizilişini ya da bir duran top organizasyonunu içermiyor elbette. Yani bir öykücüye, öykünü üç beş iki sistemine göre kur demeyeceğiz. Fakat futbol üstüne düşünen önemli isimlerin bazı cümleleri var ki bize kurmacanın özel alanlarında yol gösterici olabilir. Hollandalı futbol insanı Johann Cruyff'a getirmek istiyorum sözü. Cruyff bakın futbol için ne söylemiş "Futbol basit bir oyundur. Zor olan ise basit futbol oynamaktır." Cruyff'un bu cümlesini son dönemde birçok yerde karşılaştığımız henüz adı daha konamamış1 olan minimal/küçürek/kısa kısa öykü vs. için de kurabiliriz. Çünkü minimal/küçürek/kısa kısa öykü yazan birisi de bize öykü basit bir türdür, önemli olan onu basit cümlelerle ifade etmektir deseydi ve Elif Erdoğan gibi bunun çeşitli ve nitelikli örneklerini verebilseydi biz de ona haklısınız derdik herhalde. Elif Erdoğan'ın Dokuzdan Küpe Çiçeği 'ne geçmeden evvel kısa kısa yazmak denince akla gelen ilk isim için bir iki cümle yazmak istiyorum. Türk öyküsünde Ferit Edgü bu türün en nitelikli örneklerini vermiştir diyebiliriz. Yani Cruyff bir öykü kuramcısı olsaydı Ferit Edgü'yü kendi kuramını başarıyla uyguladığı için tebrik edebilirdi. Ali Teoman'ın söyleyişiyle Edgü'nün öyküsü sözden sözsüzlüğe, sesten sessizliğe geçişin öyküsüdür. Bu minvalde Edgü'nün takipçileri olacaktır ancak o çizgiye ulaşmak büyük bir uğraş gerektirir. Elif Erdoğan'la birlikte bu biçimin ilk akla gelen genç takipçileri Onur Çalı ve Sine Ergün'dür diyebiliriz. Önümüzdeki yıllarda bu sayının artacağından da şüphem yok ancak basiti kurmak isterken alelade de kalabiliriz. Vasat hatta ne idüğü belirsiz metinler ortaya çıkarmak bile olası. Öykü geldi nereye dayandı, kim onu nereye bırakacak bakalım? Şimdi gelelim Dokuzdan Küpe Çiçeği ne; Borges'in arı şiiri neredeyse getirip harfe dayaması gibi bu yeni öykü biçimi de öyküyü bir cümleye getirip bıraktı sanki. Elif Erdoğan'ın "Uzun Hikâye" adlı öyküsü de bunun bir örneği "Bir gül neden kurur dalında?" Tek cümlelik bir öyküye Erdoğan'ınkine çok yakın bir örnek olan Onur Çalı'nın Huma Kuşları kitabındaki "Apolostik Megalomoni" de örnek verilebilir. "Judas dayanamadı, kendini öptü." Minimal öykü insanların yaşamlarında dondurulmuş kısa anlar, yaşanmış küçük olaylar, anekdotlar, kurulan düşlerden birisi, bir monolog, bir içsel konuşma ya da bir episod olarak okuyucunun karşısına Öykü sadece karakterin ruh halinde veya bakış açısında meydana gelen bir değişimi gösterebilir. Değişim, bir farkına varma, bir ifşa, ilahi bir görünüm, bir idrak veya bir karar "Gölge" öyküsüne baktığımızda anlatıcının dört cümlede karakterin nasıl değişime uğradığını ve gerçeği ne denli idrak ettiğini! gösterir. "Gölge. Buraya gelmek için evden çıkmıştım o gün. Yolda gölgemle saatler süren bir tartışmaya tutuştuk. Beni en sonunda asıl gölgenin ben olduğuma ikna etti." "R'ler" öyküsünde anlatıcı kendi çocukluğuyla ilgili küçük bir olayı ifşa ediyor. Bu öyküde karakterin bir anda yaşama bakışındaki değişime de tanıklık ediyoruz. "Bir keresinde âşık olmuştum. On yedi yaşımda. Her teneffüs izliyordum onu uzaktan. Bir gün cesaretimi topladım. İkinci teneffüste yanına gittim. Tanıştık. Öyle bir andı ki hayatın nasıl bir şey olduğunu bir kerede öğrenmiştim. Ben R'leri söyleyemiyordum, onun adı Berrak'tı."Tema bakımından incelediğimizde de Elif Erdoğan'ın öyküleri, minimal öykünün temalarına denk düşer. Erdoğan'ın öyküleri yabancılaşma, köleleşme, umutsuzluk, çöküntü ve bunaltı gibi ana izlekler4 üzerine oturtulabilir. Minimal öykü Ferit Edgü'nün ifadesiyle başı ve sonu alınmış öykülerdir. Metin yazılandan çok yazılmayan üzerine kurulmuştur. Bu sebeple de bu tarz metinler okurunu oldukça zorlar. Başlangıçta/ilk okumada Elif Erdoğan'ın öyküleri size bir şey vermeyebilir, bu yüzden birkaç kez daha dikkatli okumanızı öneririm. Bu öykülerde çok fazla ilginçlik bulabilirsiniz hatta Orhan Veli'yi bile. Minimal öykülerin önemli özelliklerinden biri de şiirle aralarındaki yakınlıktır. Örneğin, "Nasıl Bilirdiniz?" öyküsünü okuduğumda kafamda yankılanan "Kitabe- i Seng-i Mezar" şiirinin dizeleri oldu. "Nasıl Bilirdiniz? Yıllarca evinin balkonuna kumruların yuva yapmasına müsaade etmekten başka bir iyiliği yoktu bu dünyada, mahallenin huysuz delikanlısıydı." Kitabı okuyanlara yöneltmek istediğim şöyle bir soru var Alışveriş listenizi bir öykü kitabının yirmi ikinci sayfasına basarsak öykü olur mu? Bu soruyu cevaplamadan evvel aşağıdaki öyküyü okumanızı istiyorum. "Unuttuklarım Ekmek almak. Sergide tanıştığım kadının adı. Elektrik faturasını ödemek. Terziden pantolonumu almak. Karşı komşunun tabağını vermek. Un helvasının tadı. Çantamdaki mektupları postalamak. Çantamdaki mektuplara yapıştırmak için pul almak." Elif Erdoğan'ın "Unuttuklarım", "Hatırladıklarım", "Tekerleme Felsefesi", "Tersten Tekrarlı" vb. öykülerini okuduktan sonra kafama takılan bir soruydu size yönelttim. Bence bu soru kurmacayı en uca taşımak isteyen bir yazara, okurun yönelttiği bir kontra atak sorusudur diyebiliriz. Ancak Erdoğan, Johan Cruyff'un kendini ve futbol felsefesini anlamayanlar için kurduğu özel cümlelerinden biriyle okura cevap verebilir. "Anlaşılmadığım çok oldu. Futbolculuğumda, hocalığımda ve sonrasında yaptıklarımda. Ama olsun; Rembrandt ve Van Gogh da anlaşılmamıştı. Öğreniyorsunuz sonunda İnsanlar siz dâhi olana dek rahat vermiyor."Mingayrihaddin, kendi payıma konuşayım "Unuttuklarım" metnini ve buna benzer birkaç tanesini maalesef öyküden farklı bir yere oturtuyorum hatta bunlar için metin demek bile fazla geliyor bana. Çünkü bizim bildiğimiz minimal öykü biçimini odak alsak bile belirttiğim örnekler bunun dışında kalıyor. Okuruna minimal öykünün bıraktığından daha fazla boşluk; adeta bir kara delik bırakıyor ve defalarca okunsa da estetik açıdan okurunu bir noktaya ulaştırmıyor. Görüntü olarak şiire yaklaşıyor ancak şiirsel bir metin denebilecek bir özelliği yok. İçindeki minimal öyküleri genel anlamda beğendiğim Dokuzdan Küpe Çiçeği bu tarz örneklerle biraz zayıflasa da çıtasını yükseğe koymuş diyebiliriz. Ben her ne kadar bazı öyküler için olumsuz cümleler yazsam da öykünün gelecek yıllardaki biçimsel değişimi beni haksız çıkarabilir. Kim bilir; yaşayıp Necip Tosun, Modern Öykü Kuramı, Hece Yayınları, Ankara 2014, s. Şaban Sağlık, Hikaye/Anlatı/Yorum, Hece Yayınları, Ankara 2014, s. 257. 3 Roberta Allen, "Kısa Kısa Öykülerle Daha Uzun Öykülerin Mukayesesi", Heceöykü, çev. Deniz Gemici, Nisan-Mayıs 2007, Sayı20, s, Sağlık, s. 258. Cevap Küçürek Hikâye Öykü Hikâyenin bir alt türüdür. Küçürek hikâye, çok kısa metinlerdir. Türk edebiyatında küçürek hikâye türü için “minimal öykü”, “çok kısa öykü”, “öykücük”, “kısa kısa öykü”, ”kıpkısa öykü” seklinde terimler kullanılmıştır. Küçürek hikâyeler 750 kelimeden az olan hikâyelerdir. Tek cümlelik olanları da hikâyede hikâyenin unsurlarıyla ilgili pek çok ayrıntıya yer verilmez, şiirde olduğu gibi yoğun ve imgesel anlatımdan faydalanılarak hikâye kurgulanır. Hikâyede verilmeyenlerin okurca tamamlanması beklenir. Küçürek hikâyeler; insan yaşamından dondurulmuş kısa anlar, yaşanmış küçük olaylar, anekdotlar, kurulan düşlerden birisi, bir monolog, bir içsel konuşma olarak okuyucunun karşısına çıkmaktadır. Bu hikâyelerde de diğer hikâyelerde olduğu gibi insana özgü gerçekler bireyselleşme, yalnızlık, yabancılaşma vb. tematik yapıyı oluşturmaktadır. Küçürek hikâyelerde çok küçük bir olay veya durum anlatıldığı için şahıs kadrosu, zaman ve mekân gibi yapı unsurları sınırlıdır. Küçürek hikâyede anlam anlatılan şeyde değil, anlatılmayan, gizlenen şeyde ortaya çıktığı için bu hikâyeler yoğun, dolaylı anlatıma ve sembolizme Hikâye ÖrneğiKonuk Bu akşam biri ölecek, dedi adam. Yemekten önce konuşulacak bir konu değil bu, dedi kadın Yemekten sonra vaktim olmayacak, dedi adam Tam o sıra kapı çalındı. Kadın ayağa kalkmıştı ki, Hayır, hayır, açma! dedi adam. Ferit Edgü Çok kısa öykü, minimal öykü olarak da anılan küçürek öykü çok kısa ama bir o kadar yoğun bir öykü türüdür. Günümüzde birçok alanda sadeleştirmenin yanı sıra o alanın içinin boşaltılması, kolay tüketilir hale gelmesine sık sık rastlar olduk. ama küçürek öykü böyle değil. Birkaç sözcükle sizi duygu ve düşüncelere boğabilecek bir kuvvete sahip. İlk bakışta "ben de yazarım ne var ki" demeyin çünkü bu öyküler yazarın dile hakimiyetini, sözcük dağarcığını, kurgu kabiliyetini, duygu ve düşünce dünyasının derinliğini gösterir. Ünlü bir örnek verelim "Satılık bebek ayakkabıları, hiç giyilmemiş." For Sale baby shoes, never worn. Ernest Hemingway Dünyada Dünyada küçürek öykülerin birçok örneği mevcut. Yukarıda Ernest Heminway'den örnek vermiştik. Ama küçürek öykünün tarihi fabllarından tanıdığımız Ezop'a kadar uzanır. Asıl adı H. H. Munro olan Saki, duygusal öyküleriyle yürek parçalayan O. Henry, Fahrenheit 451 ile tanınan ama müthiş öykülere sahip Ray Bradbury'yi de usta kısa öykü yazarları arasında sayabiliriz. Türkiye'de Türkiye'de incelikli küçürek öykü örnekleri elbette bulunuyor. En başta Ferit Edgü ve merhum Hulki Aktunç bu alanda eser vermiş usta ve değerli yazarlarımızdan. Gün geçtikçe küçürek öykü dalında yepyeni eserler veren yazarlarımızın sayısı artıyor. Örnek vermeden de olmaz tabii. İşte, Ferit Edgü'nün en çok alıntılanan ve incelemeye konu olan öykülerinden biriÖÇ Köyün en hoppa kızını, köyün en aptal gencine verdiler. Sayısız çocukları oldu ama hiçbiri o aptal gençten değildi. Kurallar? Küçürek öykülerin kuralları var mı? Kesin bir tanımı olmasa gerek. New York Times yayın editörü 55 kelime sınırı koyarken başka bir kaynak başlık yedi kelimeden fazla olmamalı diyor. Bu kurallar elbette dilden dile değişir. Kelime uzunlukları ve imla kuralları dillerde farklılık göstereceği için dünya çapında bir kural belirlemek pek mümkün görünmüyor. Bu arada küçürek öyküler yabancı dergilerde kelime sayısına göre değişik isimler almaya, küçürek öykü kendi içinde türlere ayrılmaya başladı bile. İyi eserler verildikçe, türlerde çeşitlilik, edebiyatta zenginlik demektir. Daha nice küçürek öykülere!

küçürek hikaye örnekleri tek cümlelik